Tarihçemiz
Dünyada bir örneği olmayan 150 yıllık geçmişe sahip olanİstanbul’un Eminönü ilçesine bağlı Kumkapı semti, Bizans döneminde bir balıkçı köyü olarak kurulmuştur. Osmanlı döneminde de yemeye, içmeye ve eğlenmeye düşkün vatandaşların yaşadıkları bir bölge olma özelliğini sürdüren semtte, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden günümüze kadar ulaşmış kilise gibi tarihi yapılar görebilmek mümkündür.
Bugün de Kumkapı denince akla ilk gelen şey yine “yeme-içme” ve “eğlence”dir. İstanbul’un en önemli turistik bölgelerinden olan semt, şehirde yaşayan Türk, Ermeni ve Musevi vatandaşların ortak bir kültürü olan “meyhane”lerin toplandığı en önemli merkezdir. Semtteki Arnavut kaldırımıyla döşenmiş sokaklara taşan masalar, akşamın ilk saatlerinden itibaren yerli ve yabancı ziyaretçiler tarafından doldurulmaya başlar.
Meyhanelerin mönüsünde, topik, fasulye pilaki, Çerkez tavuğu, fava, humus, haydari, acılı ezme, lakerda ve midye dolma gibi geleneksel Osmanlı mezeleri yer almaktadır. Mezelerden sonra ana yemek olarak mevsimine göre değişen taze balık çeşitleri sunulur. Yemeğe ise yine geleneksel bir Türk içkisi olan “rakı” eşlik eder. Meyhanelerde dileyenler için şarap gibi diğer alkollü içecekler de bulunmaktadır.
Her masada farklı dilden bir sohbete tanık olabileceğiniz Kumkapı’da yemek sırasında keman, darbuka ve klarnetten oluşan gezici müzisyenler eşliğinde geleneksel Türk müziklerini dinleme (fasıl) ve bazı meyhanelerde ise oryantal dans şovu izleyebilme olanağına da sahip olabilirisiniz.
İstanbul’u ziyaret eden yerli ve yabancı misafirlerin gitmek için tercih ettikleri yerlerin başında gelen ve akşam olunca tamamen bir şenlik alanına dönüşen Kumkapı’daki bu eğlence sabah 05.00’e kadar devam etmektedir.